GİRİŞ
Tarihi süreçte, tüm insanlar çevrelerindeki maddelerden faydalanmak istemişlerdir. Bunun sonucu olarak maddenin yapısı daha ayrıntılı olarak incelenebilmiştir. Atomlardan oluştuğu belirlenen maddenin nasıl ve neden değiştiği ve bu değişimlerin insanın hizmetine nasıl sunulacağı soruları ile bilimsel gelişmeler devam etmiştir. Bu denemeler sonucunda faydalı maddeler daha çok kullanılırken, bazen zararlı maddeler ve olaylardan da faydalanmak için projeler yürütülmekte ve uygulanmaktadır. Kimya bilimi de, tüm bu maddelerin yapısını inceleyip tabiattaki düzenlilikleri araştırarak ortaya çıkardığı bilimsel verilerle insanlığın faydasına sunmaktadır.
İnsanoğlu ilk olarak yanardağlardan fışkıran lavlar veya yıldırımlar tarafından yakılan ormanlardan ateşi keşfetmiş ve bunu kendi istekleri doğrultusunda ısınmak ve yemek pişirmek için kullanmaya başlamıştır. Belki de bilinmeden gerçekleştirilen ilk kimyasal tepkime ateşi kullanarak yemek pişirmek olarak kabul edilebilir. Zamanla sağlık ve menfaat için bazı bitkiler kullanılmaya başlandı. Fakat bunları kullanabilmek için vücutta ya da çevrede ne gibi değişiklere sahip olduklarını bilmek gerekiyordu. Acaba ne tür maddeler, nasıl kullanılırsa bize fayda sağlayabilirdi?
Kimya hayatımızın her safhasında bilerek veya bilmeyerek; farkına vararak veya varmayarak içinde olduğumuz bir bilim dalıdır. Kimyadan doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmediğimiz bir olay yok gibidir. Sabah kalktığımızda yüzümüzü su ile yıkamamız, elimizdeki kirin su ile temizlenmesinden başlayarak gün içinde devam eden ve yine bir kimyasal madde olan hormon salgısı ile uyumamız tamamen kimyasal olaylardır. Kullandığımız tüm eşya, alet ve malzemelerin materyal bilgileri kimyaya dayanmaktadır. Etrafımıza bir bakalım. Evlerimizin yapımında kullanılan demir, çelik, çimento; duvarlarımızdaki boya, lavabo açıcısı veya yer temizleyiciler, parfümler, her tür kozmetik maddeler, başımıza örttüğümüz şapkadan ayağımıza giydiğimiz ayakkabıya, aydınlatma veya çeşitli amaçlarla kullandığımız elektrik ürünlerine, transistörler, entegre devreler ve mikro çiplerle her tür bilgisayar ürünlerine kadar aklımıza gelen gelmeyen ama her gün binlercesi ile ilgilendiğimiz maddelerde mutlaka kimyanın mührü vardır.
Yarınlarımıza daha güvenli bakabilmek, daha sağlıklı ve rahat yaşayabilmek için kimyanın daha da gelişmesine ihtiyaç duymaktayız.
İnsanlar, yaşayabilmek ve hayatlarını devam ettirebilmek için çalışır ve çalışma hayatında yer alırlar. İş kazaları ve meslek hastalıkları, çalışma hayatında yer aldıkları sürece çalışanların karşılaşabilecekleri mesleki risklerdendir. İş yerlerinde yapılan üretim ve teknolojinin türüne bağlı olarak riskler de çeşitlilik gösterir.
Dünya’da, her 15 saniyede 160 çalışan iş kazası geçirmekte olup, her 15 saniyede bir çalışan iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda hayatını yitirmektedir.Belki de, bu konuda en riskli grup kimyasalların üretildiği, işlendiği, kullanıldığı veya atık olarak oluştuğu meslek gruplarında çalışılan iş kollarıdır.
Günümüzde gelişen teknoloji ile beraber farklı çeşit ve sayıda kullanılan kimyasalın sayısı da artış göstermektedir.
Endüstride kimyasal maddelerin sıkça değişmesi nedeniyle koruyucu önlemlerin alınmasında çoğu kez geç kalınmaktadır.
Kimyasallarla çalışanlar açısından sıklıkla rastlanan kimyasalların başında solventler (çözücüler), asitler, bazlar, zehirli gazlar, boyalar, uçucu kimyasallar, patlayıcılar vs. gelmektedir.
Her gün sanayimize kazandırılan yeni kimyasalların ne tür tehlikeli özelliklere sahip olduğu henüz bilinmemektedir. Bu nedenle kullanılan kimyasalların üzerinde içeriklerine ait etiketlerin ve uyarıcı bilgilerin olması bu kimyasalın muhtemel tehlikelerinden korunulması açısından önem teşkil etmektedir.
Çalışanların ve çevrenin tehlikeli kimyasalların zararlarından etkilenmemesi ve korunması amacıyla sistematik bir sınıflandırma sistemi oluşturulmuştur.(İlerleyen yazılarımda ''tehlikeli kimyasalların sınıflandırılması'' hakkında ayrıntılı bilgi vereceğim.)